Bağışınız sağlık olsun,
insanlık hayat bulsun!

19.04.2025

“Gazze’de Sağlık Tükeniyor, Dünya Sessiz”: AID’den Vicdanlara Seslenen Basın Açıklaması

AID Uluslararası Doktorlar Derneği, Gazze’de yaşanan sağlık krizine dikkat çekmek amacıyla bugün İstanbul’da kamuoyuna bir çağrıda bulundu. AID Genel Başkanı Yavuz Dede’nin yaptığı basın açıklamasının ardından, bölgede gönüllü sağlık hizmeti sunan iki Türk hekim — Prof. Dr. İbrahim Uygun ve Op. Dr. Yılmaz Mertsoy — Gazze’deki tanıklıklarını basın mensuplarıyla paylaştı.

Basın açıklamasında konuşan Yavuz Dede Gazze’de sağlık sisteminin kasıtlı ve sistematik biçimde hedef alındığını vurguladı:

“Sağlık tesisleri bombalanıyor, doktorlar görev başında öldürülüyor, ilaç ve malzemeye erişim engelleniyor. Bu bir savaş suçu, bu bir insanlık suçudur. Uluslararası toplumun sessizliği ise utanç vericidir.”

Dede, sağlık hakkının evrensel bir hak olduğunu hatırlatarak uluslararası kurumları ve vicdan sahibi herkesi harekete geçmeye davet etti:

“Bu trajediyi durdurmak yalnızca Filistin halkının değil, tüm insanlığın görevidir. İşlenen suçlara sessiz kalmak, suça ortak olmaktır.”

“Bir yılımı Gazze’ye girebilmek için verdim”

Gazze’de görev yapan ve kısa süre önce Türkiye’ye dönen AID Kütahya Temsilcisi Prof. Dr. İbrahim Uygun, bölgeye ulaşmanın bile başlı başına bir mücadele olduğunu belirtti:

“Bir yıl boyunca uğraştım ve sonunda Gazze’ye giriş yapabildim. İçeride Türk doktor sayısı yok denecek kadar az. Sağlık sistemi neredeyse tamamen çökmüş durumda. Bulunduğumuz bölge defalarca bombalandı. Hem sağlık çalışanları hem de basın mensupları, açıkça hedef alınarak katledildi.”

Çocuk cerrahı olan Prof. Uygun, yeniden bölgeye dönmek için hazırlık yaptıklarını da açıkladı:

“Gazze’de tüm branşlardan, her uzmanlık alanından doktora ve sağlık personeline ihtiyaç var. Tekrar gitmek için hazırız. Bu, yalnızca mesleki bir görev değil, insanlık borcudur.”

“Orada bir şehir değil, molozların içinde yaşam var”

Ortopedi ve Travmatoloji uzmanı Op. Dr. Yılmaz Mertsoy ise Gazze’deki yaşam koşullarının tahayyül edilemeyecek kadar kötüleştiğini belirtti:

“Gazze’de bir şehir yok artık, enkazın ve moloz yığınlarının arasında insanlar hayatta kalmaya çalışıyor. Çöp yığınları ve cesetlerin ortasında yaşam mücadelesi veriliyor. Yaz aylarının yaklaşmasıyla birlikte, ciddi salgın hastalıklar ve enfeksiyon riskleri kapıda.”

Dr. Mertsoy, tüm sağlık profesyonellerine vicdani bir çağrıda bulunarak şöyle konuştu:

“Gazze’de gönüllü sağlık hizmeti vermek için herkes elinden geleni yapmalı. Tüm imkanlarımızı zorlamalıyız.”

“İnsanlık onuruna bir çağrıdır bu”

AID Uluslararası Doktorlar Derneği, Gazze’de yaşanan soykırımı ve sağlık sistemine yönelik saldırıları duyurmaya ve orada görev alan gönüllü hekimlerin sesini dünyaya ulaştırmaya devam edecek.

Basın Açıklaması Metni:

GAZZE’DE SAĞLIK SİSTEMİNE YÖNELİK SALDIRILAR DERHAL DURDURULMALIDIR!

Basın Açıklaması | 19 Nisan 2025 | İstanbul

Gazze Şeridi’nde yaşanan insani kriz, her geçen gün daha da derinleşirken, sağlık sistemi ve sağlık çalışanlarına yönelik saldırılar uluslararası toplumun gözleri önünde sistematik bir biçimde sürmektedir. Gazze Şeridi’nde süregelen saldırılar sonucu ortaya çıkan sağlık krizinin boyutu, artık geri döndürülemez bir insani felakete dönüşmüştür. Uluslararası Doktorlar Derneği (AID) olarak, sağlık tesislerine yönelik doğrudan saldırıların, sağlık çalışanlarının öldürülmesinin, ilaç ve tıbbi malzemeye ulaşımın engellenmesinin kasıtlı gerçekleştirilen bir insan hakları ihlali olduğunu vurguluyoruz.

Sağlık sistemine karşı sistematik bir yıkım uygulanıyor

Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) 2025 Nisan verilerine göre, Gazze’de sağlık tesislerine yönelik en az 516 saldırı gerçekleşmiştir. Bu saldırılar, sistematik bir şekilde hastaneleri, klinikleri ve ambulansları hedef almış; sağlık sistemi çökertilmiştir. El-Şifa Hastanesi, Nasr Çocuk Hastanesi, Endonezya Hastanesi, Türk Filistin Dostluk Hastanesi ve birçok sağlık merkezi bombardıman altında kalmış, binalar tahrip edilmiştir. DSÖ, bölgede hâlâ faaliyet gösterebilen sayılı hastane kaldığını, bunların da çok ciddi kapasite sorunlarıyla karşı karşıya olduğunu bildirmektedir.

36 hastaneden 30’u ya kapatılmış ya da tamamen işlevsiz hale gelmiştir. En son 13 Nisan 2025’te, Gazze’nin güneyindeki el-Ehli Baptist Hastanesi’nin acil servisi İsrail hava saldırısıyla yıkılmış, içeride bulunan sağlık ekipleri ve hastalar da bu saldırıda katledilmiştir.

Sağlık çalışanları öldürülüyor, işkence görüyor

Çatışmaların başından bu yana en az 1000 sağlık çalışanı işgalci İsrail tarafından katledilmiştir. Bunların büyük bölümü görev başındayken bombalanarak, ambulansların vurulması esnasında ya da doğrudan hedef alınarak öldürülmüştür. DSÖ’nün 2025 verilerine göre, İsrail işgal güçleri 297 sağlık çalışanını esir almıştır. Bunlardan bazıları hâlâ kayıpken bir kısmının da işkence gördüğü uluslararası insan hakları ihlallerini takip eden kuruluşlar tarafından belgelenmiştir.

Gözaltına alınan sağlıkçılar arasında başhekimler, cerrahlar, hemşireler ve acil servis personelleri bulunmaktadır. Bu kişiler, uluslararası hukukun açıkça koruduğu profesyonellerdir. Ancak Cenevre Sözleşmeleri ihlal edilerek işgalci İsrail tarafından hem fiziksel hem de psikolojik şiddete maruz bırakılmışlardır.

Tüm bu saldırılara rağmen Gazze’de sağlık personelleri, bombardımanlar sırasında hastanelerini terk etmemiş, son nefeslerine kadar görevlerinin başında kalmıştır. Bu fedakârlık, insanlık adına bir onur vesilesi iken, uluslararası toplumun sessizliği ise utanç vericidir.

Yaralılar tedavi edilemiyor, hastalar ölüme terk ediliyor

Gazze’de çatışmaların başından bu yana kayıt altına alınmış 60.000’den fazla şehit, 110.000’den fazla yaralı bulunmaktadır. Bombardımanlar sonucu uzuv kaybı yaşamış 20.000’i aşkın insan protez desteği beklemekte, ve bu uzuv kayıplarından en az 7.000’i çocuklardan oluşmaktadır. DSÖ ve Birleşmiş Milletler kaynaklarına göre bu yaralıların en az dörtte biri ağır travma geçirmiştir ve tedavi edilemezse kalıcı sakatlık riski taşımaktadır. Ancak hastanelerin çoğu kapalı; kalan az sayıdaki tesisin de yakıtı, elektriği ve ekipmanı yetersizdir.

Kemoterapi ilaçları, diyaliz malzemeleri, insülin ve antibiyotikler tükenmiş durumdadır. DSÖ, hastanelerdeki ilaç stoklarının %90’ından fazlasının bittiğini raporlamıştır. Bazı doktorlar, hastalarını anestezi olmadan ameliyat etmek zorunda kaldıklarını açıklamıştır.

Refah sınır kapısından tıbbi tahliyeler de neredeyse durma noktasına gelmiştir. Gazze’de 12.000’den fazla hasta, yalnızca yurt dışında tedavi ile hayatta kalabilecek durumdadır, ancak İsrail makamları bu tahliyelere izin vermemektedir.

Gazze’de doğum ünitelerinde hayatını kaybeden masum yavrular insanlığın vicdanında derin yaralar açmıştır. Bununla beraber çadırların içinde en temel sağlık hizmetlerinden mahrum şekilde yaşam mücadelesi veren çocuklar ve kadınlar da işgalci İsrail tarafından yakılarak katledilmiş, basın mensupları tüm dünyanın gözü önünde canlı canlı yakılarak öldürülmüştür. Bu insanlık dışı saldırılar sosyal mecralarda ve televizyon kanallarında canlı yayında verilmekte, her gün bebekler, çocuklar ve masum siviller katledilirken bu soykırımı izleyen dünya sessizliğini korumaktadır.

Uluslararası hukuk açıkça ihlal ediliyor

Cenevre Sözleşmeleri sağlık tesislerine, ambulanslara ve sağlık personeline yönelik saldırıları açıkça savaş suçu olarak tanımlar. İsrail’in uygulamaları, doğrudan sivil yaşamı ve temel hizmetleri yok etmeyi amaçlamaktadır. Bu da insanlığa karşı suç kapsamına girmektedir.

Katil İsrail, Gazze’ye yönelik sistematik saldırılarla altyapıyı, sağlık hizmetlerini ve temel yaşam kaynaklarını hedef alarak bölgeyi yaşanmaz hale getirmekte, temel gıda ve su ihtiyacının Gazze Şeridi’ne girmesini engelleyerek sivil nüfusu yok etmeye yönelik bir strateji izlemektedir. Bu süreç, uluslararası hukukta yıpratma yoluyla soykırım ve yok etme politikası olarak değerlendirilmektedir.

İsrail’in bu bağlamda gerçekleştirdiği eylemler, sadece ahlaki değil, aynı zamanda hukuki olarak da suçtur. Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) ve Birleşmiş Milletler’in bu suçları derhal soruşturması ve sorumluların cezalandırılması gerekmektedir. Cezasızlık kültürünün devam etmesi, benzer suçların yeniden işlenmesinin önünü açacaktır.

BM İnsan Hakları Ofisi ve Uluslararası Ceza Mahkemesi, Gazze’de yaşananları kapsamlı şekilde soruşturmalıdır. Ancak bu süreçlerin etkili olabilmesi için uluslararası siyasi irade ve acil müdahale gereklidir.

Özet olarak:

– İsrail’in Gazze’ye yaptığı saldırılar Gazze halkının yaşam hakkını ve tedaviye ulaşım hakkını engellemiştir.

– Bilinçli ve sistematik olarak hastaneler ve sağlık merkezleri, içinde sağlık personelleri ve hastalar olduğu halde vurulmuştur.

– Sağlık personelleri kasten hedef alınıp öldürülmekte, bir kısmı esir alınarak akıbeti bilinmeyecek şekilde kaçırılmıştır.

– Hastaneler kuşatılıp abluka altına alınarak, özellikle yoğun bakım hastaları ve cihaza bağlı hastalar ölüme terk edilmiştir.

– Gazze Şeridi’ne şiddetli bir ambargo uygulanarak hastanelerin ve insanların temel ihtiyacı olan ilaç, tıbbi malzeme ve gıda erişimi engellenmiş, insanların açlıktan ve hastalıktan ölmelerine işgalci İsrail sebep olmuştur.

– Gazze’de tedavi edilemeyecek hastaların Gazze dışına çıkmasına engel olunmuş, bunun sonucunda birçoğunun ölümüne ve sakat kalmasına sebebiyet verilmiştir.

– Hasta taşıyan ambulanslar kasıtlı ve bilinçli olarak hedef alınmış, sağlık personelleri ve hastalar öldürülmüştür.

– İşgalci İsrail sistematik yıpratma yoluyla soykırımını 7 Ekim 2023’ten bu yana aralıksız sürdürmeye devam etmektedir.

ULUSLARARASI TOPLUMA ÇAĞRIMIZDIR!

Uluslararası Doktorlar Derneği (AID) olarak, insanlığın ortak vicdanına sesleniyoruz. Gazze’de sağlık hakkı yok sayılmakta, insanlar göz göre göre ölüme terk edilmektedir. Bu duruma sessiz kalmak, insanlık onuruna ihanettir.

Tüm bu gelişmeler karşısında uluslararası toplumun sessiz kalması, insanlık onuruna aykırıdır. Sağlık hakkı ve yaşama hakkı evrensel bir haktır. Bir halkın sahip olduğu bu hakkın sistematik biçimde gasp edilmesine seyirci kalmak, suça ortak olmaktır.

İnsan hakları savunucuları, sağlık kuruluşları, hükümetler ve sivil toplum örgütleri; Gazze’ye yönelik saldırıların durdurulması için acil adımlar atmalıdır. Ambargonun kaldırılması, tıbbi yardımların engelsiz bir şekilde ulaştırılması, sağlık personellerine yönelik saldırıların sona erdirilmesi ve sorumluların uluslararası yargı önüne çıkarılması en önemli ve öncelikli adımlardır.

Bu trajedinin durdurulması, sadece Filistin halkının değil, tüm insanlığın sorumluluğudur.

 

Uluslararası toplumu ve vicdan sahibi herkesi, bu insanlık dışı uygulamalara karşı seslerimizi yükseltmeye çağırıyoruz.

  • İşgalci İsrail Gazze’deki tüm saldırılarına son vermelidir.
  • Sağlık tesislerine ve çalışanlarına yönelik tüm saldırıların derhal durdurulmalı,
  • Gazze’ye kesintisiz ve güvenli insani yardım koridorları açılmalı,
  • Tıbbi tahliyeler için sınırlar açılmalı ve abluka kaldırılmalı,
  • Tüm sorumlular uluslararası yargı önüne çıkarılmalı,
  • Kaçırılan ve tutuklu bulunan sağlık personelleri serbest bırakılmalı,
  • Sağlık sisteminin yeniden faaliyete geçmesi için gerekli imkanlar ve tedbirler alınmalı,
  • Dünyadaki tüm özgür ve vicdan sahibi insanlar Gazze halkı ile dayanışma göstererek protesto ve eylemlere katılmalıdır.

İşlenen suçlara sessiz kalmak, suça ortak olmaktır. Kamuoyuna saygıyla duyurulur…

 

AID Uluslararası Doktorlar Derneği

19 Nisan 2025 Cumartesi